Kadir Has Anadolu Lisesi

phrasal2

PHRASAL VERBS

 

No. Phrasal Verb Meaning (Anlamı)
151 Get away with şüphe uyandırmadan atlatmak, cezasız kalmak
152 Get back geri dönmek
153 Get better iyileşmek
154 Get in touch with (birisiyle) bağlantı kurmak, aramak
155 Get lost kaybolma
156 Get on (one's) nerves araca binmek, araçtan inmek
157 Get on / get off -in sinirine dokunmak, sinrilendirmek, asabını bozmak
158 Get over geçmek, iyileşmek, kurtulmak
159 Get stuck kazıklanmak, aldatılmak, dolandırılmak, üstüne kalmak
160 Get through bitirmek
161 Get through to bağlantı/iletişim kurmak, sesini duyurmak, ulaşmak
162 Give birth to çocuk doğurmak
163 Give in teslim olmak, boyun eğmek, pes etmek
164 Go in for -e meraklısı olmak, meşgul olmak
165 Go through uğramak, çekmek, göğüs germek, geçmek, kabul edilmek
166 Go up to (arabayla) gelmek, (yanına) yaklaşmak
167 Go with gitmek, yakışmak, uymak
168 Go without saying söylemeye gerek yok ; belli bir şey
169 Go wrong yolunda gitmemek, aksi gitmek
170 Grow out of vazgeçmek, terk etmek
171 Hand in vermek, teslim etmek
172 Hang up (elbise v.b.) asmak, telefon kapamak
173 Hard of hearing kulağı ağır işiten
174 Have (one's) own way istediğini elde etmek
175 Have a good time iyi vakit geçirmek, eğlenmek
176 Have it in for kin beslemek, garez olmak, diş bilemek
177 Have on giymek, üzerinde olmak
178 Have time off boş zamanı / izni olmak
179 Hear from -den haber almak, -den mektup almak
180 Hold off ertelemek, gecikmek, (yağmur) yağmamak
181 Hold up (silah tehdidiyle) soymak,yolunu kesip soymak,geciktirmek
182 In case -diği takdirde, eğer, şayet
183 In the long run uzun vadede, nihayet, dönüp dolaşıp
184 In time zamanında, verilen süre içinde
185 In vain boşuna, boş yere
186 Inside out ters, içi dışında, ters yüz
187 It stands to reason belli, apaçık, aşikar
188 Keep an eye on göz kulak olmak,bakmak,dikkat etmek,gözü üstünde olmak
189 Keep in mind akılda tutmak, unutmamak, hatırlamak
190 Keep in touch with (birisiyle) teması sürdürmek, mektuplaşmak
191 Keep on devam etmek, sürdürmek
192 Keep up geri kalmamak, devam ettirmek, sürdürmek
193 Knock out vurup yere yıkmak, bayıltmak, nakavt etmek
194 Know by sight (biriyle) göz aşinalığı olmak
195 Lay off (üretimde düşme nedeniyle) geçici olarak işten çıkarmak
196 Let alone nerde kaldı, şöyle dursun, nerde ki
197 Let go (of) bırakmak, salıvermek, serbest bırakmak
198 Lie down uzanmak, uzanıp yatmak
199 Look after bakmak (hastaya, bebeğe)
200 Look down on tepeden bakmak, küçümsemek, hakir görmek
201 Look for aramak, bulmaya çalışmak
202 Look forward to dört gözle, sabırsızlıkla beklemek, iple çekmek
203 Look over incelemek
204 Look up (sözlükte, rehberde) arayıp bulmak, bakmak
205 Look up to hayran olmak, saygı duymak
206 Make clear açıklamak, açıklık getirmek
207 Make do idare etmek, -ile yetinmek
208 Make friends arkadaş olmak, arkadaşlık kurmak
209 Make fun of ile alay etmek,alaya almak,gülünç hale sokmak,eğlenmek
210 Make no/any difference fark etmemek
211 Make out başarmak, yapmak
212 Make room for birine yer açmak / vermek
213 Make sense bir anlamı olmak, akla uygun gelmek, makul olmak
214 Make sure (bir şeyi) yapmayı unutmamak, -den emin olmak
215 Make up telafi etmek, barışmak, uydurmak, makyaj yapmak
216 Make up (one's) mind kararını vermek, aklına koymak
217 Make waves ortalığı karıştırmak, düzeni bozmak
218 Mind the store bir işin başında olmak, bir işten sorumlu olmak
219 Miss the boat fırsatı kaçırmak, başarısızlığa uğramak
220 Mix up şaşırmak, zihni karışmak
221 More or less aşağı yukarı, yaklaşık olarak, az çok
222 Never mind zararı yok ! , boş ver ! , aldırma ! , kulak asma !
223 No matter ne / nasıl (yapar)sa (yap)sın
224 Not on your life imkanı yok olmaz, katiyen, asla
225 Now and then ara sıra, fırsat düştükçe
226 Of course tabii, şüphesiz ki, elbette
227 On hand elde mecvut, hazır
228 On purpose bile bile, mahsus, kasten
229 On the double çabuk ! hadi durma ! derhal !
230 On the whole genel olarak
231 On time tam vaktinde
232 Once and for all ilk ve son kez, son olarak
233 Once in a while arasıra, bazen
234 Out of date modası geçmiş, köhne, demode, eski
235 Out of order çalışmıyor, bozuk
236 Over and over defalarca, tekrar, tekrar
237 Pass out bayılmak, kendinden geçmek, dağıtmak
238 Pay attention (birine / bir şeye ) dikkat etmek
239 Pick out seçmek, ayırmak
240 Pick up eğilip yerden almak, kaldırmak
241 Pick up the tab masrafları karşılamak, ödemek
242 Pin (something) on (one) kabahati/suçu başkasının üstüne atmak
243 Play (something) by ear notasız çalmak, olaylara göre hareket etmek
244 Play tricks on oyun oynamak, numara yapmak, azizlik etmek
245 Play up to yaltaklanmak, dalkavuklukla göze girmeye çalışmak
246 Point out işaret etmek, göstermek, dikkatini çekmek, belirtmek
247 Pull (one) together kendini toparlamak, kendine çeki düzen vermek
248 Pull off yapmayı başarmak
249 Put (someone) on aldatmak, dalga geçmek
250 Put an end to -son vermek
251 Put away bir tarafa koymak, saklamak, kaldırmak, yerine koymak
252 Put down (kavga,münakaşa) bastırmak
253 Put off ertelemek, tehir etmek
254 Put on giymek
255 Put on weight kilo almak
256 Put out ışığı, ateşi, sigarayı söndürmek
257 Put towards bir kenara para koymak, ayırmak
258 Put up to birisine aptalca bir iş yaptırmak
259 Quarrel with birisine veya bir fikre karşı çıkmak
260 Queue up sıraya / kuyruğa girmek
261 Quite a few bir hayli, oldukça
262 Rake over eski olayları deşmek
263 Rat on ele vermek, ip ucu vermek
264 Reach out to el uzatmak, yardım etmek, akıl vermek
265 Read back yazdıktan sonra tekrar okumak
266 Read over çabucak gözden geçirmek
267 Read through baştan sona kadar okumak
268 Reason out mantık yoluyla bir bilmeceyi problemi çözmek
269 Refrain from bir işi yapmaktan kaçınmak
270 Relieve (someone) of kurtarmak, rahatlamak
271 Rely on güvenmek
272 Remind of hatırlatmak
273 Right away hemen, derhal, birazdan
274 Right now hemen
275 Ring off telefonu kapatmak
276 Rinse out durulamak
277 Rip off fazla ücret isteyip kandırmak
278 Round up bir araya toplamak
279 Rule out hariç bırakmak, bertaraf etmek
280 Run after kovalamak
281 Run into tesadüfen karşılaşmak
282 Run out of tükenmek,bitmek
283 Run over bir taşıtla çiğnemek, ezmek
284 Run up to (arabayla) gelmek, (yanına) yaklaşmak
285 Run up to arabayla gelmek, yaklaşmak
286 Save (one's) breath boşuna nefes tüketmek
287 Say nothing of -de bir yana .... üstelik
288 Scare off korkutmak, korkutup kaçırmak
289 Scatter about etrafa saçmak, dağıtmak
290 Screw up bozmak, berbat etmek
291 See about icabına bakmak,hakkında gereğini yapmak,meşgul olmak
292 See round bir binayı / sergiyi gezmek
293 See someone off birini bir yere kadar geçirmek
294 See through bir eşyin arasında diğer tarafı görmek
295 Sell off paraya ihtiyaçtan dolayı satmak
296 Sell out eldeki stokları satmak / tüketmek
297 Send for birisine haber salıp çağırmak
298 Serve (one) purpose işe yarar, iş görür
299 Serve one right hak ettiği muameleyi görmek, oh olsun demek
300 Set back alıkoymak, geri bırakmak

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol